SUDAN’DAN İSTANBUL’A / Sudanlı Yusuf Musa

(Birinci Yazı)

Tarihçilerin, tarih felsefecilerinin yorumlarını geliştirdikleri hatt-ı hareketi takip edenler" tarihin değişimindeki kişinin müessiriyeti” söz konusu olduğunda yorumcuların iki gruba ayrıldıklarını müşahede eder. Onların ekseriyetle "kişinin rolüne” aşırı derecede anlam yüklediği ve değişimde milletin çabasının, başarısının bir kişiye isnat ettiği görülmüştür. Milletin haklarını öne çıkarmaya çabalamalı fakat kişinin büyük rolü gözden düşürülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Lider kişinin rolünün yeryüzünde Sünnettullah’ın bir icabı olarak ortaya çıktığını düşünerek insanlara liderlik yapabilen, onların içindeki potansiyeli harekete geçiren ve değişimi gerçekleştiren kişilerin sayıca az nispette yaratıldığı kanaatindeyim.

Kimse milletin değişimdeki rolünü inkâr edemez ancak akla gelen soru şu: Milleti değişime, terakkiye sevk eden kim? Milletin olumlu ve verimli hâle gelmesini kim sağladı? Fedakârlık ve gayret göstermelerine kim vesile oldu? Bunların amaçlarını ve yollarını kim tayin etti? Evet, tarihimiz sayıya gelmez, hamiyetperver kişiler ile süslüdür. Hz. Ebubekir (Allah ondan razı olsun) bunun misallerinden biridir. Hadis-i Şerif’te şöyle buyurulmuştur: “Eğer Ebubekir’in imanı, bütün halkın/insanların imanı ile muvazene edilse/karşılaştırılsa Ebu Bekir’in imanı daha ağır gelecektir.” Hz. Ebubekir ise yardım isteyen komutanına söylediği sözle böyle hamiyetli kimselerin örneğini çoğaltır: “Ben sana dört adam gönderdim ki her biri, bin askerin yerini tutar. Onlar şunlardır: Mikdad bin Amr, Ubade bin Samit, Zübeyir bin Avvam ve Ömer bin Hattab.” (Allah hepsinden râzı olsun)

Bu kısa girişten sonra bugünün İslam dünyasına bakarsak hayal kırıklığı ve umutsuzluğun şiddetinden ötürü bazı fikir sahibi, dava sahibi kimseler bir millet gerçeği, hikâyesi yokmuş ve sanki tarihsiz, geleceksiz olduğumuza inanmaya başlamışlardır. Hâlbuki Hak Teala’nın rahmeti her zaman gazabına galiptir. Bütün bu ahvale rağmen milletin kurtulması, tekrar ayağa kalması için Cenâb-ı Bârî’nin bir hamiyetperveri istiklâle ve istikbâle yol açıcı olarak bizler arasında yaratacağına inanmaktayım.

Benim çocukluğum tesevf** olan bir ailenin içinde geçti. Büyük dedem Ticani* tarikatının önde gelenlerinden biriydi. Sudan’ın en uzak bölgelerinden, eğitim imkânlarından mahrum bir yerde olmasına rağmen ilim sahibi bir kimse ve ufku geniş bir hocaydı. Dünyaya üç kızdan sonra geldiğim için beni çok severdi ve sohbetlere beni götürürdü. Hâlâ aklımda, halkın çoğu bize en yakın şehirleri bile bilmezken dedem bize Kahire, Şam ve İstanbul’dan bahsederdi. Bu şehirlerin İslam’a hizmet ettiğini ve Müslümanlara koruduğunu söylerdi. Çok kahraman yetiştiren bir yer olarak İstanbul aklımda kaldı. Dördüncü sınıftayken hocamız gelecekte nereye gitmek istediğimizi yazmamızı istedi, bir kompozisyon ödevi verdi. İstisnasız bütün öğrenciler Mekke ve Medine’ye diye yazdı, bense İstanbul’a diye yazdım. Hoca şaşırarak yanıma geldi, niye İstanbul’a yazdığımı sordu. Ben de korktum, Mekke ve Medine yazılmayınca günaha girildiğini sandım. Günah olduğunu bilmediğimi söyledim. Tekrar sorduğunda dayımın İstanbul’da olduğunu açıkladım. On yıl sonra, Allah nasip etti, İstanbul’a geldim. İstanbul’a ve Türkiye’ye bakarak İslam dünyasının beklentilerinin cevabının Türkiye olduğuna ve olacağına inanmaktayım. (Devam Edecek)


*Ticanî Tarikatı: Ahmed b. Muhammed Ticânî (Allah sırlarını artırsın) tarafından Cezayir’de kurulan Halvetî tarikatının bir kolu. Ahmed Ticânî 1815 senesinde vefat etmiştir. Ticânî nisbesi “Ticane” kabilesinden gelmektedir.

**Tesevf: Sufi. Ehli Tarik. 


من السودان الي اسطنبول
 يلاحظ المتابع لحركة المفكرين والمؤرخين الي انهم ينقسمون  حول دور الفرد في تغيير  حركة التاريخ الي مجموعتين حيث يتفق اكثرهم إلي ان هناك مبالغة في تعظيم دور الفرد وينظرون الي ان التغيير نتيجة لحركة المجتمع او الشعب ثم يترأسه فرد وينسب له اليه هذا النجاح1

     هذه الرؤية وان كانت تحرص علي ابراز دور وحقوق المجتمع او الشعب إلا ان للفرد ايضا دورا كبيرا لايمكن إغفاله ,وهذا اعتبره سنة من سنن الله في الكون حيث خلق بعض البشر القليلين الذين لهم قدرة عالية علي قيادة الجموع ويستطيعون تحريك الطاقات
الكامنة في داخل كل انسان فيحدث التغيير .
    كذلك لا يغفل أحد عن دور ومشاركة الكثيرين في التغيير لكن من الذي دفعهم الى المشاركة وحولهم الى ايجابيين ومنتجين ومن الذي دفعهم الى التحية والبذل ورسم لهم الطريق وحدد لهم الاهداف انه الفرد الموهوب وتاريخنا حافل بالامثلة ( لو وزن  ابي بكر بكفة والامة بكفة  لرجح ابي بكر )2  او كما قال (لصوت القعقاع في الجيش خير من الف رجل) 3   (اني قد امتدتك باربع الاف رجل على كل الف رجل منهم رجل مقامه الالف )4 وهم المقداد بن عمرو وعبادة بن الصامت والزبير بن العوام ومسلمة 

بعد هذه المقدمة القصيرة اذا نظرنا الى الامة الاسلامية اليوم لا تغني عن سؤال حيث اثار الكثير من النافذين مشاعر الاحباط والياس ووصل الامة الى درجة ظنون البعض باننا امة تاريخ بلا واقع وسلف بلا خلف ، ولكن مع كل ذلك نجد هناك متفائلون بان الله سيبعث  من يقود هذه الامة الى بر الامان ويجعلها قدوة لكل الانسانية ) "لَا يَزَالُ مِنْ أُمَّتِي أُمَّةٌ قَائِمَةٌ بِأَمْرِ اللَّهِ لَا يَضُرُّهُمْ مَنْ خَذَلَهُمْ وَلَا مَنْ خَالَفَهُمْ حَتَّى يَأْتِيَهُمْ أَمْرُ اللَّهِ وَهُمْ عَلَى ذَلِكَ

"منذ صغري نشات وسط اسرة صوفية حيث كان الجد الاكبر رئيس الطريقة التجانية وكان عالما مثقفا ذو نظرة بعيدة وسط منطقة ينتشر فيها الجهل و هي تبعد مئات الكيلومترات عن اقرب مركز حيوي لها بحكم انى ذكرت جئت بعد ثلاث بنات كان يحبى شديد وياخذنى الي دورسه اليومية ومما اتذكره  عندما كان عمري سبع سنوات كان يحدث  عن  والتاريخ الاسلامي واسباب تفرق المسلمين...  على الرغم من ان الناس لا يعرفون عن اقرب مدينة لهم باستثناء مكة المكرمة والمدينة المنورة كان يحدثهم عن القاهرة بغداد الشام و اسطنبول وما قدمته هذه المدن للامة الاسلامية فمدينة اسطنبول يحكي  ان رجالها  كالاسود وقفود سدا منيعا امام هجمات الاجانب لميئات السنوات عنها ورسخ كلامه هذا في ذهني و انا ابن الرابع من الابتدائية وحين طلب منا  استاذ الانشاء بكتابة تعبير عن مدينة نود زيارتها في المستقبل بلا استثناء كل التلاميذ كتبوا عن مكة المكرمة والمدينة المنورة الا انا كتبت عن اسطنبول عندما قرا الاستاذ تفاجا  وجاء مسرعا يسالني لماذا اسطنبول بطريقة مستغربة  ومتعجبة فشعرت بالخوف وبدات اسال نفسي داخليا عجبا هل ارتكبت خطاءا ؟ هل قول اسطنبول ذنب يحاسب عليه التلميذ؟ وماذا اقول له ؟ وفجاة خطر ببالي ان اقول له ان خالي كان في اسطنبول وتغير لون الاستاذ متاثرا وبدا هو الاخر يحدثنا عن اسطنبول وبعد 11 سنة بتوفيق الهي جئت الى اسطنبول فخطر ببالي يا ليت جدي كان حاضرا حتى اعيد له ما رايته عن اسطنبول واخيرااااااااا منذ ثلاث سنوات وانا في تركيا والتقيت بالشعب التركي بالوان وافكار مختلفة واستطيع القول بكل ثقة ان اسطنبول بما فيها من قوة  وارادة من شعبها تستطيع ان تعيد للامة الاسلامية مجدها بما يتوفر لها من قائدات ذات البعد البعيد  بمعنى كمافي المقدمة حركة التغيير تحتاج الي شعب واعي وقيادة راشدة وهذا يتوفر الان في تركيا   ................
يوسف موسى   15


            


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder